Şizofreni için Az Bilinen 4 Risk Faktörü •
Genellikle 'çılgın' olarak anılan şizofreni, aslında, hastaların gerçeklik ile fanteziyi ayırt etmesini zorlaştıran kronik bir zihinsel bozukluktur. Onları genellikle halüsinasyonlar görmeye ve somut olmayan sesler duymaya iten şey budur, böylece sonunda "çılgın insanlar" olarak etiketlenirler. Çocuklar da dahil olmak üzere herkes bu zihinsel bozukluğu yaşayabilir. Bununla birlikte, şizofreni için bilmeniz gereken bir dizi risk faktörü vardır. Herhangi bir şey?
Şizofreni için en yaygın risk faktörleri
Aşağıdaki faktörler de dahil olmak üzere şizofreni riskini artırabilir:
1. Genetik
Şimdiye kadar, şizofreni için en önemli risk faktörü genetik veya aile öyküsüdür. Ama aslında, tek bir genin doğrudan şizofreniye neden olduğu gösterilmemiştir. Bilim adamları, bunun belirli genlerdeki mutasyonlardan kaynaklanma olasılığının daha yüksek olduğundan şüpheleniyor.
Bu nedenle, ailede hiç kimsede şizofreni olmamasına veya şu anda şizofreniden muzdarip olmamasına rağmen kişi şizofreni yaşayabilir. Ve tam tersi, anneniz veya babanız olsa bile sizde şizofreni olmayabilir. Bu daha detaylı.
- Kardeşinizde şizofreni varsa, onlardan geni miras alma olasılığınız yüzde 10'dur. Bu, erkek veya kız kardeşiniz özdeş olmayan bir ikiz ise de geçerlidir.
- Anne veya babanızdan birinin şizofreni öyküsü varsa, aynı şeyi yaşama riskiniz yüzde 13'tür. Daha da kötüsü, bu sadece sizi çocukken evlat edinen evlat edinen ebeveynler olsalar bile olabilir.
- Her iki ebeveyniniz de şizofreni hastasıysa sizde bu şizofreni riski yüzde 36'ya kadar çıkabilir.
- Şizofreni hastası tek bir ikiziniz varsa, zihinsel bozukluğu geliştirme şansınız yüzde 50'dir.
2. Stres
Şizofreni riskini doğrudan artırmasa da uzun süreli stres yaşayan kişilerde akut ruhsal bozukluklar görülebilir. Bu genellikle çocukluk travması geçirmiş kişilerde görülür, bu nedenle halüsinasyon etkileri yetişkinliğe taşınacak ve zihinsel sağlıklarına müdahale edecektir.
Şizofreni hastalarının çoğu, çocukluk hayatları şiddetle dolu olduğu için travma yaşar. küfürlü. Sıklıkla sorunlarından kurtulmak için destek alamazlar, bu nedenle zamanla stresli ve stresli hale gelirler. Sonuç olarak, şizofreni riskinden kaçınmak zor olma eğilimindedir.
Buna rağmen, şizofreni hastalarının sayısı az değil, uyumlu ve destekleyici bir ev hayatından geliyor. Dolayısıyla şiddet içeren ev koşullarının şizofreni için risk faktörlerini kesinlikle artırdığını söylemek yanlış olur.
Bir kişinin stres düzeyi ne kadar yüksek olursa, kişinin şizofreni de dahil olmak üzere zihinsel bozukluklar yaşama riskinin o kadar yüksek olduğunu hatırlamak önemlidir.
3. Hamilelik veya doğum komplikasyonları
Verywell'den alıntılanan, ilk üç aylık dönemde beslenme yetersizlikleri (yetersiz beslenme) yaşayan hamile kadınlar, çocuklarına şizofreni "aktarma" açısından yüksek risk altındadır.
Özellikle hamile kadın, bebeğin beynine saldıran toksik maddelere veya virüslere maruz kalırsa. Çocuğun beyin gelişimi bozulursa, bu çocuklarda şizofreni gelişme riskini artırır.
4. Beyin yapısındaki farklılıklar
Bir araştırma, şizofreni hastalarının doğuştan farklı beyin yapılarına sahip olduğunu buldu. Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü'nün (NIMH) raporuna göre uzmanlar, şizofreni hastalarının beynindeki dopamin ve glutamat, iki kimyasal bileşik veya nörotransmitter seviyeleri arasında bir dengesizlik olduğunu ortaya koyuyor.
Ergenlik döneminde ortaya çıkan beyin gelişimi doğumdan itibaren taşınmanın yanı sıra şizofreniye yol açan psikotik belirtileri de tetikleyebilmektedir. Ayrıca, ailenizden birinin şizofreni öyküsü varsa, aynı ruhsal bozukluğu yaşama riskiniz daha yüksektir.